Habeşistan Fatihi Özdemir Paşa (1500 - 1560)

Özdemir Paşa, Habeşistan'da Osmanlı eyalet merkezini, Kızıldeniz üzerindeki Musavva limanında kurdu.

OSMANLI EYALETİ

Kanuni Sultan Süleyman, "Habeş Beylerbeyi" olarak Özdemir Paşa'yı tayin etti. Bu suretle Doğu Afrika'da yeni bir Osmanlı eyaleti kurulmuş oldu...

MÜSLÜMAN YAPTI

Bugün Habeşistan nüfusunun yarısının müslüman olması Özdemir Paşa'nın eseridir. Somali'de yaptırdığı camiler, hanlar, istihkâmlar hâlâ ayaktadır... Özdemir Paşa (1500?-1560), Osmanlı tarihinin fatih askerlerinden, Kanuni Sultan Süleyman devrinin (1520-1566) büyük kumandanlarındandır. Bu deha sahibi büyük adamın adı bugün ancak, Özdemiroğlu Osman Paşa'nın (1526-1585) babası olması dolayısıyla biliniyor. Oğul, babanın şöhretini gölgelemiştir. Zira Habeşistan ve Kafkasya fatihi ve en büyük sadrazamlardan biri olan Osman Paşa, babasından çok daha büyük ün kazanmıştır.

GENÇ VE SOYLU

Özdemir bey, Mısır'ın Memluk Türk beylerinden biridir. Genç yaşında, soyluluğu sebebiyle, Abbasi hanedanından bir Arap İmparatorluk prensesi ile evlendirildi. Çok uzun müddet Mısır eyaleti beylerbeyliği (valiliği) yapan, sonradan sadrazam olan Süleyman Paşa'nın hizmetine subay olarak girdi. Sancak beyi (tümgeneral) oldu.

DEĞERİNİ ANLAYINCA...

Özdemir bey, Süleyman Paşa'nın ünlü Hindistan seferine katıldı (l538). Süleyman Paşa tarafından, bugünkü Mısır'ın birkaç misli topraklara hükmeden Mısır eyaletinin sınırlarını güneye doğru genişletmekle görevlendirildi. Sudan, Eritre, Somali, Habeşistan topraklarında fetihler yaptı. Ekvator'a yaklaştı. Geniş ölçüde İslam'ı yaydı. Osmanlı devletine, henüz putperest veya sathi şekilde İslam'laşmış milyonlarca zenci taba eklendi. Yerli dilleri, adetleri öğrendi. Özdemir bey bu işi, birkaç bin Türk askeriyle yaptı. Evliya Çelebi çok sonraları, Özdemir bey'in Doğu Afrika'da bir defa birkaç bin kişilik bir ordu ile göründüğünü, bir buçuk asırdır Doğu Afrika'nın, nesillerin birbirine aktardığı bu ordunun hatırasıyla hâlâ elde tutulduğunu yazar. Bütün Türk tarihinin kabiliyet ve dehaları keşif, teşhis ve temyiz etmekte en usta adamı Kanuni Sultan Süleyman'dır. Özdemir bey'in başarıları, Cihan Hakanı'nın dikkatinden kaçamazdı. Özdemir bey'e beylerbeyi (orgeneral) rütbesi verip şahsen tanımak için İstanbul'a çağırdı (padişahların vezir ve beylerbeyi rütbelileri şahsen tanıması zaten kanundu, sancak beyi=tümgeneral rütbesindekileri şahsen tanıması gerekmezdi, fakat bunların isimlerini teker teker bilmeleri icab ediyordu). Özdemir Paşa, sevimli, zeki, konuşkan, yüksek terbiyeli ve kültürlü bir soylu idi. 17 yaşlarına kadar Memluk tabası olan, Osmanlı düzenine sonradan girmiş, Mısır Türkleri'nden bir soylu... Kanuni, Paşa'nın değerini şahsen tanışınca daha iyi anladı. Zamanla Özdemir Paşa, Cihan Hakanı'nın Afrika ve Doğu Arap alemi üzerindeki her meselede güvenerek danıştığı ve hususi görüştüğü mütehassıs müşaviri oldu. Bu sıfatsız görevle yıllarca İstanbul'da kaldı. Beylerbeyi maaşı aldı, zaten ailece çok zengindi.

AFRİKA'YI ANLATTI

Sultan Süleyman'ın kendi kendini yetiştiren, Saray'ın desteğiyle değil, kendi kabiliyetiyle şöhret yapan askerlere, sanat ve ilim adamlarına kapıkulu muamelesi yapmadığı, dost muamelesi yaptığı malumdur ki, padişahların çoğu, bu ince ayırımı akledememişlerdir. Sultan Süleyman'la saatlerce görüşen Özdemir Paşa, hükümdara, Afrika'nın bütün hususiyet ve problemlerini tanıttı. Sonunda Kanuni, kendisini resmen "Habeş Beylerbeyi" tayin ederek Afrika'ya gönderdi. Bu suretle Afrika'da yeni bir Osmanlı eyaleti kuruluyor ve Doğu Afrika toprakları Mısır eyaletinden ayrılıyordu. Özdemir Paşamız, eyalet merkezini, Kızıldeniz üzerinde Musavva limanında kurdu (bugün Habeşistan "Etyopya'nın Eritre bölgesinde). Paşa Sarayı'nı, camiini yaptırdı. Bu şehirdeki türbesinde uyumaktadır. Türbe hâlâ mevcuttur ve Habeşistan müslümanlan için kutsaldır. Musavva, 1890'lara kadar Osmanlı devletinde kalıp İtalya'ya geçmiştir. Bugün Habeşistan nüfusunun yarısının müslüman olması Özdemir Paşa'nın eseridir. Oğlu Osman Paşa, beylerbeyilikte babasına halef oldu ve eserini devam ettirdi. Portekiz donanmasının tasallutları, başarıyla uzaklaştırıldı.

ÇELEBİ DE ANLATIYOR

Evliya Çelebi, Özdemir Paşa'nın Musavva'daki camii ve türbesini, ölümünden 120 yıl sonra ziyaret etmiştir. "Özdemir Paşa, başına sultanlar gibi sorguç takıp divan toplarmış" diye yazıyor, "hâlâ yedi sultanlık ülke. Habeş beylerbeyinin emrindedir. Habeş eyaleti İmparatorluk protokolünde Bağdad eyaletinden sonra ve Şam eyaletinden önce gelir." Çelebimiz, Habeşistan'da Özdemir Paşa fethi düzinelerce şehir ve kaleyi teker teker ziyaret ve bizlere tasvir ediyor.

ZEYLA KALESİNİ YAPTIRDI

Evliya Çelebi, bunların arasında Somali'deki "şeddadi" Harkova ve Zeyla kalelerini anlatıyor. Hint okyanusu üzerindeki bu korkunç kalelerin birinde 200, diğerinde 300 Türk muhafızı ve topçusu vardır. 1680 yılında, Türk azminin ve kudretinin birer nişanesi olarak ekvator çizgisinin 10 derece kuzeyinde yükselmektedir. Özdemir Paşa'nın yaptırdığı camiler, hanlar, istihkâmlar hâlâ ayaktadır. Zeyla kalesi, Babülmendeb'e hakimdir. Kızıldeniz'i güneyden kapatmakta ve bir Türk gölü haline getirmektedir. Kızıldeniz'de yalnız Türk bayrağını taşıyan gemiler dolaşabilmektedir. Bütün yabancı gemilere kapalıdır. Ondördüncü Louis'nin büyükelçileri, Kızıldeniz'e Fransız ticaret gemilerinin girebilmesi için Divan-ı Hümayun'un eşiğini çok aşındırmışlardır. Kızıldeniz'in kuzey ucunda, Zeyla'dan kuş uçuşu 2.200 kilometre ötede ise Akabe kalesi yükselmektedir. Bu da Kanuni Sultan Süleyman'ın eseri, 7 kuleli korkunç bir müstahkem mevki'dir. Kızıldeniz'in Akdeniz'e doğru uzanan Süveyş Körfezi'nin ucundaki Süveyş limanı ise, imparatorluğun en büyük deniz üslerinden biridir. Burada askeri tersane ve her an Hind Okyanusu'na açılmaya hazır bir donanma bulunmaktadır.

PORTEKİZLİLERİ KOVDU

XVI. asırda Doğu Afrika'ya musallat olan Hıristiyanlar, Portekizliler idi. Kızıldeniz'e girmek için çok gayret sarfettiler, Türk filoları ile çok çarpıştılar, muvaffak olamadılar. Habeşistan ve Doğu Afrika'da hakimiyet kurmak projeleri de başarı kazanamadı. Mozambik'e kadar olan Doğu Afrika kıyılarından kovuldular. Ekvator güneşi altında, denizde ve karada, akıl almaz kanlılıkta Osmanlı-Portekiz muharebeleri oldu. Sonunda Mozambik kuzeyindeki Doğu Afrika, Osmanlı yüksek hakimiyeti ve nüfuz bölgesinde kaldı.

KALELER HÂLÂ AYAKTA

Bugün Doğu Afrika'da hakim din İslam'dır. XVI. asırda bu ülkeler, katolik ve müslüman dinleri arasında oynuyorlardı. Habeşistan, hatta Sudan'da ortodoks (Yakuubi) hıristiyanlık da kuvvetliydi. Özdemir Paşa ve oğlu Özdemiroğlu Osman Paşa, Doğu Afrika'yı katolik ve bir çeşit Brezilya olmaktan kurtardılar. Sudan, Habeşistan, Somali, Uganda, Kenya, Tanzanya'da İslam dinini yaydılar ve sonraki yayılmasının bütün temellerini attılar. Habeşistan'da Osmanlı devrinden günümüze kadar temsilcilerimiz, büyükelçilerimiz vardır. Acaba Musavva'ya gidip Özdemir Paşa'nın türbesini gören oldu mu? Somali'deki Türk kalelerinin-topları dahil-hâlâ ayakta olduğunu da temsilcilerimizden değil, Somali devlet başkanlarının beyanlarından öğreniyoruz. Devraldığımız kültür mirası o derecede muazzam ki, yetişemiyoruz, imkanlarımız ve nefesimiz kâfi gelmiyor...

Yılmaz Öztuna

Türkiye Gazetesi

24.09.2011