FETİH SURESİ

Kur'ân-ı kerîmin kırk sekizinci sûresi. Fetih sûresi, hicretin altıncı yılında Hudeybiye andlaşması dönüşünde Mekke ile Medîne arasında nâzil oldu (indi). Yirmi dokuz âyet-i kerîmedir. İslâmiyet'in yakında elde edeceği fethi, başarı ve zaferi müjdelediğinden Sûret-ül-Fetih denilmiştir. Sûrede; Peygamberefendimiz ve mü'minler için verilen ve verilecek olan nîmetler, münâfıkların ve müşriklerin uğrayacağı azâb hatırlatılmakta ve cihâddan geri kalanlar ve daha başka konular anlatılmaktadır.

Allahü teâlâ Fetih sûresinde meâlen buyuruyor ki:

(Habîbim) biz seni mü'minlerin (İnananların) îmânına, kâfirlerin (inkar edenlerin, inanmayanların) küfrüne (inkârına) şâhid, mü'minleri Cennetle müjdeleyici, kâfirleri  de Cehennem ateşi ile korkutucu olarak gönderdik. (Âyet: 8)

Kim Allah'a ve peygamberine îmân etmezse, inanmazsa, muhakkak ki biz o kâfirler için pek şiddetli bir azab hazırladık. (Âyet: 13)

Muhammed (aleyhisselâm) Allahü teâlânın peygamberidir ve O'nunla birlikte bulunanların (yâni Eshâb-ı kirâmın) hepsi kâfirlere karşı şiddetlidirler. Fakat birbirlerine karşı merhâmetli, yumuşaktırlar. Bunları çok zaman rükû'da ve secdede görürsünüz. Herkese dünyâda ve âhirette her iyiliği, üstünlüğü, Allahü teâlâdan isterler. Rıdvânı da isterler. Çok secde ettikleri yüzlerinden belli olur... (Fetih sûresi: 29)

Kim Fetih sûresini okursa, sanki Mekke'nin fethinde Resûlullah ile berâber bulunmuş gibidir. (Hadîs-i şerîf-Tefsîr-i Kâdı Beydâvî)

Ramazan'ın birinci gecesi kim namazda, Fetih sûresini okursa, Allahü teâlâ o kimseyi bütün sene korur. (Hadîs-i şerîf-Rûh-ul-Beyân).