105. Arif Hikmet Bey (1786-1859)

Yüz beşinci Osmanlı Şeyhülislamı.

İstanbul’da 1786’da doğdu.

1859’da aynı yerde vefat etti.

Sultan Üçüncü Selim zamanı kazaskerlerinden İbrahim İsmet Beyin oğludur. Tahsilini tamamladıktan sonra, sırasıyla Kudüs, Mısır ve Medine kadılıklarında bulundu. Mevleviyet payesi aldı. 1831'de uhdesine İstanbul payesi verilmesiyle İstanbul kadılığına getirildi. Aynı sene nakiplik görevine ve 1833’te Anadolu payesiyle Anadolu kazaskerliğine yükseldi. Daha sonra vazifeden ayrıldı. Evinde bir müddet istirahattan sonra, 1838’de Rumeli payesiyle Rumeli sadareti uhdesine verilmekle beraber Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye üyeliğine getirildi. İki sene sonra teftiş görevi ile Rumeli’ye gönderildi.

Dönüşünde Dar-ı Şuray-ı Askeri (Askeri Şura)’ye memur oldu. 21.11.1846 tarihinde Mekkizade Mustafa Efendinin yerine şeyhülislam oldu. 7 sene 41 gün görevini adalet ve hakkaniyetle yerine getirdikten sonra 21.3.1854’te Şeyhülislamlıktan ayrıldı. Evine çekilerek ibadet ve ilmi mütalaalarla meşgul iken, 1859’da vefat etti. Kabri, Üsküdar’da Nuh kuyusu Mezarlığındadır.

Arif Hikmet, zamanın en büyük alimlerindendi. Herkes tarafından sevilip sayılırdı. Hatta Sultan Abdülmecid Han onu Şeyhülislamlığa getirdiği zaman, hakkında Sadrazama şöyle yazmıştı: “İnsanlıktaki fazileti ve iyi huyları, kısaca olgunluğunu herkesin bildiği, Arif Hikmet Efendi...” Arapça ve Farsçaya vakıftı. 1851’de Türk dilinin geliştirilmesi için kurulan Encümen-i Daniş’e üye olmuştu. 5000-7000 ciltlik bir kütüphaneyi Medine’de vakf etmiştir.

Şeyhülislam olduğu zaman şu beyti söyledi:

Hikmetinden Arifa olmaz sual,

Şeyhülislam eyledi Yezdan beni.

İstanbul’da bulunan ve her sene Ramazan ayında ziyarete açılan sevgili Peygamberimizin mübarek Hırka-i şerifini muhafaza eden mendilin üzerinde yazılı olan şu kıta ona aittir:

hırkaifahrHırka-i hazret-i Fahr-i Resule

Atlas-ı çarh olamaz paye endaz

Yüz sürüp zeyline takbil ederek

Kıl Şefi-i ümeme arz-ı niyaz

Manası: Atlas, Peygamber efendimizin hırkasının yanında, ayak altına serilen serginin süsü bile olamaz. Onun eteğini öpüp yüz sürerek Peygamber efendimize halini arz et ve O’nun şefaatini dile.

Eserleri:

1) Divan: 997 Arapça, 621 Farsça, 2032 Türkçe beyti ihtiva etmektedir. Natlar, mesneviler, gazeller ve kıt’aların bulunduğu Divan 1866 yılında Divan-ı Eş’ar adıyla Litoğrafya ile basılmıştır.

2) Mecmuat-üt-Teracim: Meşhur kişilerin hal tercümelerini ihtiva edecek şekilde hazırlamaya başladığı bu eseri, tamamlanmamıştır.

3) Zeyl-i Keşf-uz-Zünun: Katib Çelebi’nin meşhur eserini tamamlar mahiyettedir. Müsveddeleri Bağdatlı İsmail Paşaya geçmiş, o da bundan istifade ederek İzah-ul-Meknun adlı Keşf-üz-Zünun zeylini yazmıştır.

4) Tezkire-i Şuara: 1834 senesine kadar olan iki yüz on şairin hal tercümesini veren bir eserdir.

5) El-Ahkam-ül-Meriyye fil-Araziyy-il-Emiriyye.

6) Hulasat-ül-Makalat fi Mecalis-il-Mükalemat.

7) Tezkire-i Arif Hikmet.