104. Kâdı-Zâde Mehmed Tâhir Efendi (1747-1838)

Yüzdördüncü Osmanlı şeyhülislâmıdır. Osmanlı târihinde “Vak’a-i Hayriyye” diye bilinen yeniçeri ocağının kaldırılmasına dâir fetvâyı veren şeyhülislâmdır. İsmi Mehmed Tâhir olup, Tokatlı Kâdı Ömer Efendi’nin oğludur. Bu sebeple “Kâdı-zâde” diye şöhret bulmuştur. 1160 (m. 1747) senesinde Tokat’ta doğdu. 1254 (m. 1838) senesinde İstanbul’da vefat etti. Eyyûb Sultan civarında, Bostan İskelesi yakınına defnedildi.

Küçük yaşından itibâren tahsile yönelip, ilk tahsilini babasından aldı. Daha sonra İstanbul’a gelip, zamanın meşhûr âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri öğrendi. 1196 (m. 1782) senesinde girdiği imtihanda üstün başarı göstererek, müderrislik rüûsunu (diplomasını) kazandı. Kâdılık mesleğini tercih ederek, Anadolu ve Rumeli’nin birçok illerinde kadılık yaptı. İnsanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatarak, onların din ve dünya saadetine vesîle oldu. 1233 (m. 1818) senesinde İstanbul kadılığına getirildi. 1240 (m. 1824) senesinde Anadolu kadıaskeri oldu. Bu arada Rumeli payesine de nail olup, 1241 (m. 1825) senesinde Mekkî-zâde Mustafa Âsım Efendi’nin ayrılmasıyla boşalan şeyhülislâmlık makamına yükseltildi. Sultan İkinci Mahmûd Hân’ın, yeniçeri ocağını kaldırıp, yerine disiplinli ve itaatkâr bir ordu kurulması fikrini samimiyetle destekledi. 1241 (m. 1825) senesinde yeniçeri ocağının kaldırılması için fetvâ verdi. Bu cesur ve kararlı davranışı sebebiyle Sultan İkinci Mahmûd Hân’ın iltifât ve ihsânlarına kavuştu. Pâdişâh, elmas taşlı kıymetli bir yüzüğü Mehmed Tâhir Efendi’ye hediye etti. Sultan İkinci Mahmûd Hân tarafından, şeyhülislâmın fetvâsıyla, “Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye” adlı yeni bir ordu kuruldu. Kâdı-zâde Mehmed Tâhir Efendi bu makamda iki buçuk yıl kaldıktan sonra, yaşı seksene ulaştığında, 1243 (m. 1828) senesinde vazîfeden ayrıldı. Kendi evinde istirahata çekildi. Allahü teâlâya ibâdet ve tâatle meşgul olduğu sırada vefat etti.

Kâdı-zâde Mehmed Tâhir Efendi, aklî ve naklî ilimlerde derin âlim ve cesur bir zât idi. Kâdılığı ve şeyhülislâmlığı müddetince adâlet ve doğruluktan ayrılmadı. Zâhid (dünyâdan yüz çeviren), âbid (çok ibâdet eden) ve takvâ (haramlardan sakınan) sahibi idi. Başta pâdişâh olmak üzere herkesin sevgi ve teveccühüne kavuşmuş idi. Zekî, çalışkan, ileri görüşlü ve yeniliklere çabuk uyum sağlar idi. Vazifesine müdrik olup, kendisine bir mes’ele sorulduğu zaman iyice araştırır, düşünür ve cevâbını verirdi. Fıkıh ilminde yüksek ilim sahibi ve edebiyata karşı meraklı idi. Cömert ve hayır hasenat yapmayı severdi. Altımermer civarında bir dergâh bina ettirmişti.

Kâdı-zâde Mehmed Tâhir Efendi’nin eserleri şunlardır:

1- Mecmûat-ül-fetâvâ,

2- Şerh-i Kelimet-üt-tevhîd,

3- Oniki tarîk üzere yazılmış Nûriyye risalesi,

4- Tefsîr-i Sûre-i İhlâs,

5- Talâk hakkında bir risalesi vardır.

Kaynaklar

1) Devhat-ül-meşâyıh; sh. 128

2) İlmiye sâlnâmesi; sh. 587

3) Kâmûs-ül-a’lâm; cild-5, sh. 3540

4) Rehber Ansiklopedisi; cild-9, sh. 118