Davası olmayanın geleceği olmaz!

Davası olmayanın geleceği olmaz!

Türk milleti iki yüz yıldır geleceği üzerinde oynanan oyunları, başına geçirilen çuvalları iyi görmeli.

Hatırlarsınız bir dönem dünyanın gözü önünde askerlerimizin başına çuval geçirmişlerdi.

Bunu beşikteki bebek de ninen de deden de görmüştü. Böyle zamanda ayağa kalkıp bağırmak, hamaset yapmak çok kolay.

Asıl olan geri planda oynanan oyunları her gün başına geçirilen çuvalları görebilmektir.

Zira bunu görmediğin zaman seni vatanına, dinine, diyanetine ve milletine karşı kullanıyorlar.

Kuklasın, farkında değilsin!

Bakınız İslam ülkelerindeki terör grupları, selefî akımlar hep tartışılıyor.

“Bunları kurduran, organize eden kim?” denildiğinde ise karşımıza hep İngiliz ve ABD çıkıyor!..

Bu örgütlerle bir taraftan İslam dünyasını parçalıyor bir taraftan da Müslümanlar üzerinde katliamlar yaptırıyorlar.  

Sonra da yine o örgütleri “İslam’ın temsilcisi işte bunlar” diyerek dünyaya pazarlıyor ve İslam düşmanlığını körüklüyorlar.

Osmanlıyı yıkarken de reformistleri kullanmadılar mı?

Afgani, Abduh, Reşit Rıza bozgunculuğun isimleri olarak sivrildiler. Bu bozguncuların ayak bastıkları her yerde fitne doğdu, kargaşa çıktı.

Keza Osmanlı içinde Vehhabi hareketi nasıl çıktı? Bilhassa Arap yarımadasını kana ve ateşe nasıl boğdu? Unuttuysan tarihi aç oku!

Arabistan yarımadası bizden ayrıldı. Peki, Türkiye ve Ehl-i sünnet İslam’a karşı husumetleri durdu mu? Elbette hayır.

Osmanlıdan sonra da Ehl-i sünnetin kökünü kazımak için milyon dolarlarını harcamaktalar.

Balkanlarda, Afrika’da, Asya’da nerede Osmanlı bakiyesi Ehl-i sünnet Müslümanlar varsa onların inancını çalmak için uğraşmaktalar. Vehhabi inancını yaymak için çırpınmaktalar.

Keza İran durmamaktadır.

Ehl-i sünnete karşı geçmişte Osmanlı döneminde olduğu gibi bugün de Haçlı âlemi ile ittifak etmekten çekinmemektedir.

Azerbaycan’ın yanında değildir.

Haşdi Şabi, Eş-Şebap gibi silahlı terör örgütleri ile Sünni Müslümanlara nefes aldırmamak için çırpınmaktadır.

Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Somali’de bir fitne unsuru olarak bütün gücüyle faaliyet hâlindeler.

Şii ideolojisini yaymak için var güçleriyle çalışmaktalar.

Peki söyleyiniz! Bütün bunlara karşılık Türkiye hangi davayı gütmektedir, neyi savunmaktadır, gençlerini hangi idealizm ile vatan ve millet sevdası üzere yetiştirecektir?

Bu noktayı es geçersek sonumuz hüsran olur.

Bakın biz es geçtiğimiz an İngiliz, Papalık, ABD misyonerleri evlatlarımızı balık gibi avlamaktadır.

Unutmayalım ki, kırk yıldır gençliğimizi FETÖ eliyle devşirirken dini kullanarak avladı.

Kimse “bu bozuk bir yapı” demedi. Oğlunu ve kızını okullarına, yurtlarına, evlerine, iş yerlerine yalvara yalvara verdi.

Sonunda ise, Batı’ya, haçlılara ülkemizi peşkeş çekecek kadar militanlaşan bir yapıya dönüştüğünü, içi kan ağlayarak gördü.

Hadiseleri siyasi gözlükle takip ederek gerideki bu menfur eli sezemeyenlerin hâlâ uyanamaması ne esef verici bir durumdur.

Türkiye evlatlarını yitirmemek, vatanını korumak, geleceğini garanti altına almak istiyorsa Ehl-i sünnet İslam’ı hâkim kılmak zorundadır…

Aksi takdirde uçuruma doğru son hızla yol almaktayız.

Derdin var mı? Davan var mı? İdealin ne?..

Siyaset adamlarının, İstihbarat’ın, Diyanet’in, Millî Eğitim’in, İlahiyat hocalarının uyanması lazım. Zira büyük vebal altındalar.

Davası olmayanların, davası olanlara karşı galip gelmesi hiçbir zaman görülmemiştir.

Davası olmayanın geleceği olmaz!

Türkiye tarih yazıyor!

Hâlâ korkaklık ve zelillik duygusu içinde olanların hiç olmazsa şu on yıllık gelişmelerden ders çıkarması gerekir. Öncesi ile mukayese etmesi yeterli olacaktır. Tabii ki idraki ve insafı olana…

Bakınız, yıllardır “Doğu Türkistan’daki mezalimi durdurun, Çin’e baskı yapın” diye bağıranlar bugün suspus!.. Afganistan yani Güney Türkistan söz konusu olunca ağızlarını bıçak açmıyor.

Neredeyse “ABD gitmesin” diye dua ediyorlar. “Neden çıktı” diye matem tutuyorlar!..

Hatta iki patlama olunca “ABD ordusu geri döner mi?” diye güzellemeler yapıyorlar.Böyle bir satılmışlığın izahı olamaz.

Birincisi Doğu Türkistan’ın dramı yüreğimizi dağlıyor. Fakat hiçbir şey yapamayacağın hâlde efelenmek bazen dramı ve zulmü artırmaktan başka işe yaramaz. Gücün yettiği hâlde susmak ise zelilliktir.

İşte Türkiye, on yıllardır içine düştüğü zelil hâlden son on yıldır sıyrılmış durumda… Bunu anlamak için son beş yıldır yapılan emsalsiz sınır ötesi harekâtlarına bakmak yeterlidir.

ABD’nin binlerce tır silahla donattığı terör güçlerini Suriye’de sınır ötesi harekâtlarla darmadağın etti.

Turgut Reis’in emaneti Libya’ya bîgane kalmadı. 26 Kasım 2019’da Libya’yla Deniz Yetki Sınırlandırması Anlaşması ile Güvenlik ve Askerî İşbirliği yaptı. Aralık ayı sonunda ise Libya’nın bu anlaşmaya dayanarak daveti üzerine asker gönderme tezkeresini Meclis’ten geçirdi. Yerinde müdahale ile Libya’yı Fransa, Rusya ve ABD iş birliğiyle işgale maruz bırakılmasına, sonlarının Mısır gibi olmasına müsaade etmedi. Buradaki Türk destanını dünya gördü, Türkiye’deki mankurtlar göremedi!..

Emperyalist güçler bu defa Ermenileri cesaretlendirdiler. Hedeflerinde Azerbaycan olsa da ana maksat Türkiye idi. Türkiye’nin Azerbaycanlı kardeşlerini yarı yolda bırakmayacağını biliyorlardı. Bu ise Türkiye’yi Ruslarla karşı karşıya getirmeye yetecekti. Onlar da keyifle ezilmemizi izleyeceklerdi.

Bekledikleri senaryo bir türlü gerçekleşmedi. Türkiye’nin desteği ile bu defa Azerbaycan, Ermenilere darbe üstüne darbe indirdi. Nitekim 10 Kasım 2020’de Karabağ, otuz yıldır devam eden Ermeni işgalinden kurtuldu ve Türkler büyük bir muzafferiyet kazandı.

15 Haziran 2021’de Azerbaycan’la yapılan Şuşa Beyannamesi birlik ve beraberlik ruhunun mazinin ihtişamlı günlerine olan hasreti nasıl dindirdiğini gözler önüne sermişti.

Suriye’den Azerbaycan’a bu destanlar yazılırken içeride muhalefetin “Ne işimiz var” türü zillet ifadesinden başka bir söz işitmedik!

Bugün de bu zillet sözcüleri, ABD’nin Afganistan’dan çıkışından rahatsız olup gece gündüz Taliban üzerinden İslam’a vurmaktalar.

Türkiye’nin Taliban ile görüşmesinden son derece rahatsızlar. Kanlı diktatör Sisi ve Esad ile iş birliği yapın diye diz çöküp yalvaranlar, bugün neden böyleler düşünmez misiniz? Bunların düşmanlığı Ehl-i Sünnet İslam’adır…

Türkiye’nin gerek istihbaratıyla gerek diyanetiyle gerek diplomatlarıyla Taliban’ı da Batı’nın çuvallarına karşı uyarması ve kazanması lazımdır.

Zira bu çuvallar sadece kafaya değil asıl kalplere geçirilmektedir!..

Ey Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Arab’ıyla, Peştun’uyla, Arnavut ve Boşnak’ıyla Müslüman kardeşim! Titre ve kendine dön!

Rabbine güven ve sığın. Tefekküre kulak ver!

TEFEKKÜR

Bu Türk azdır deyu etme bahane

Od’un bir şu’lesi besdir cihane

(Azlığız diye korkma, çekinme!

Ateşin bir kıvılcımı, dünyayı yakar!)

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil

03.09.2021

Türkiye Gazetesi

https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/prof-dr-ahmet-simsirgil/620455.aspx